
Klavyedemdeki türkçe karakterleri ararken girdim bugünün kaosuna. Tüm dünya durmuştu ve ben türkçe karakterlerin ardına düşmüştüm. Birbiri ardına mı bıraktım yolda, yoksa tüm ceplerimi mi boşalttım yol kenarındaki ne idüğü belirsiz tenekeden bozma bir çöp kutusuna?
İnsan merak ediyor, beş harfin etkisini karakterine. Değerlendirmeye tabi tutuyor, bir hatır uğruna yaptıklarını, bir gelecek uğruna aştıklarını, bir kalp uğruna yuttuklarını, uykusunu uykusunda boğduklarını, üzdüğü vücutları, kırılan aynaları, üçüncü kişi adına yapılmış kavgaları ve artık olmayan ama bir ara varlığından emin olduğu karakterlerini.
İnsan aslında sağlam diye oturduğu karakterinden düşen bir metafor burada. Ve insan, suyun altında nefes alamayacağını sanıp boş yere nefesini tutarak ölebilen tek metafor burada. İnsan, daha büyük karakterler inşa edebileceğine inanıp kendisinin tek artısı olan karakterleri nerede bıraktığını bile hatırlamayan tek mahlukat burada. İnsan, kendi mülakatında kendisiyle olan sınavını veremeyen bir süreç, bir yalnızlık ve bir arayış burda. İnsan kendini gördüğü yerden çok uzakta, çok derinde ve hiçbir şey olmamış gibi mütevazi davetlere gitmekte.
Kısacası, bugün olduğumu düşündüğüm yerde kendimle buluşmaya gelemedim ama zaten o beş karakteri bundan çok önce kaybetmiştim.