
Hareket
halindeki bir trenin en arka vagonunda yolculuk ediyor varsayımlarım.
İnsanlardan kaçmamla bir alakası olmalı tüm bu
yaşadıklarımın. Yoksa büyüdükçe babama benzememle açıklabilir
mi nafile çabalarım? Getiremediği bir devrimin yasını
tutuyormuşçasına ruhum, batık şehirlerin sokaklarında geziyor.
Batık şehirlerin evlerinin dış cephelerini boyuyor.
Babam benim, geçmişinde kaybolmuş izole bir insan. Ne yaptıysam bu hayatta, bir yandan ondan kaçıyordum, bir yandan da benimle gurur duysun istiyordum. Biz, insanlık olarak, başkalarının ağzının içinde yaşıyoruz. Üzerimizde bu kadar hükmü olmamalı ‘Aferin’lerin. Ben babamı sevmeyi çok sonralarda öğrendim. Affettim. Her gün uyanıp önce babamı affettim ama bunu ona söyleyemedim. Hareket halindeki o trenin, arka vagonunda oturuyor şimdi kuramadığım cümlelerim.
Güçlü ve gururlu görünmek adına takmayacağımız maske yok bu dünya üzerinde. Yıllarca taşıdım, yıllardır taşıyorum. ‘Kendine dikkat et’ diyorsun binlerce kilometre uzaktan, ‘Merak etme’ diyorum ‘Bana bir şey olmaz.’. Çünkü güçlüyüm sözde. Çünkü güçlü olmak hayatta, birinin bizimle gurur duyabileceği tek meziyetmişçesine… Sonunda bir şeyler hep oluyor. Bir şeyler olduğuyla kalıyor bana.
Hareket halindeki trenin en arka vagonundayım hala. Önde bir şeyler yolunda gitmemiş zamanında. Şimdi ya devam etmek var yolumuzda ya da belki çıkarız artık bu raydan.