
Aklıma düş istiyorum sıradan bir sonbahar akşamında. Belki biraz bugün gibi, belki de biraz kırlangıçların göçlerini izlediğimiz bir eylül batışında. Çünkü bazen soğuk havaları da seviyor insan. Bazen sırf konuşacak bir şeyi olsun diye, kardeşinin adını soruyor karşısındakinin.
Ben de, sanırım diğer herkes gibi, bilmek istiyorum merak ettiklerimi. İnsan durup dururken soramıyor lakin ‘Hatırlıyor musun kuğulu parkta buluştuğumuz günü?’ diye. Tek bilmek istediği ‘evet’ iken soramıyor çünkü bir cevabı yok ‘Neden sordun?’ların.
Aklına düşeyim istiyorum bir gün sen, yağmurun oluşturduğu küçük su birikintilerinden kaçarken. Çünkü bazen birikmişliklerini de seviyor insan. Büyümek değil bu. O çok ayrı bir zaman dilinin getirisi. Birikmişlikler, kırlangıçlar gibi, elbet geri geliyorlar ısınınca topraklar.
Ben soğuk havalar gibi seviyorum yaşanmaşlıklarımı. Hiçbir şey için toplamadım yüreğimi, geçmişi unutmamak için topladığım kadar. Karşılık beklemek değil bu; gücenmem eğer unutulursa başka başka insanların aklına düşmelerim zamanla. Al eline o telefonu, her an saatine baktığın, sor arada kardeşimin adını.
Unutulmak korkusu bende bu aralar, gazeteden toplanan kuponlarla alınmış üç ciltlik bir başucu kitabı.
Çok sevdim bu yazıyı.
BeğenLiked by 1 kişi
Teşekkür ederim.
BeğenLiked by 1 kişi