
İyi biri olmaya çalışanların buluşma noktası mı tastamam biri olamamak? Gerçekten bizden daha hasarlı insanların bize verdikleri zararları onarmaya çalışırken mi harcadık tüm ömrümüzü? Yoksa sert durmaya çalışıp bize sert olmakla ilgili hayat dersleri veren ailelerimizin mi patlayan denklemleriyiz? Hepimiz bu kadar farklı ve sözde özelken; neden eksikliklerimizi topladığımızda matematiksel olarak aynıydık?
Şimdi kiminle dertleşmeye kalksam susmak düşüyor bana. İnsan neresinden anlatmaya başlar ki kendini? Nasıl söyler otobüste ağlayan yabancıya bir şeylerin daha iyi olacağını? Kötümser biri değilim. Ümitsiz hiç değilim. Sadece iyi olmadığımı söyleyerek tepki çekmek istemedim. İnsan neresinden dağıtmaya başlar başında biriken fırtına bulutlarını?
Şimdi herkesi aynı oranda anlıyorum. Herkesi aynı bölme işlemiyle çarpanlarına ayırıyorum. Ben evrendeki bütün işaretlerle dikkat çekmek istedim, yine bizi anlamaya uğraşmayan evrenin ta kendisine. Ailemi ve herkesin ailesini, herkesin yerine affetmek istedim. ‘Durun!’ demek istedim, ‘bizim birbirimize her zamankinden daha çok ihtiyacımız var!’. İşe bile, bir kere olsun, zamanında gitmek istedim.
Ve ben
o otobüsteki yabancıyı gerçekten teselli etmek istedim.
Sadece
susararak tepki çekmek istemedim.