
Gerçekten bilmiyor muydular kaybolacaklarını Hansel ve Gratel?
Gerçekten hiç şüphelenmedi mi kırmızı başlıklı kız, büyükannesinin
yerine yatanın kurt olduğundan? Yani hiç mi anlamadı pamuk prenses
alırken o elmayı cadıdan, işin içinde bir hinlik olduğunu? Çok mu
imkansız görmek bir sonraki adımı gelişinden? Kimse bu kadar naif
olamaz. Kandırılmak değil bu, kanmaya meyil. Güpe gündüz, şehrin
merkezinde.
Küçükken gözümüzü açmak için yazılmış hikayelerden
daha açık saçık yazılmış hayat. Bu kadar iyi örgütlenmiş masallardan
öğrendiğimiz derslere rağmen gözümüz kapalı dalmıyor muyuz dibi
gözükmeyen havuzlara? Ben mesela, bahçeye gömdüğüm son kullanma
tarihleri geçmiş hayallerimi kirli sepetinin dibinde arıyorum. Nerede
olduğunu bildiğim halde, inanmamak daha kolay geliyor bazen. Kırmızı
başlıklı kızı daha iyi anlıyorum böyle durumlarda. Hani kurt sonsuza
kadar büyükanne rolünde kalmayı kabul etse, o da bozmazmış bu yalanı
gibi.
Kendimden çok sıkıldım. Doğruları etkisiz elemanmışçasına
hayatlarına katanlardan çok sıkıldım. Dedim ya, kaçmak – kanmak –
susmak, hepsi gelişinden modifiye edilmiş meyillerimiz. Kaçmazsak
yüzleşiriz, kanmazsak yüzleşiriz, susmazsak… Aynı. Bazen diyorum alayım
karşıma Hansel ve Gratel’i açık açık anlatayım. Cadılar insanları yemez,
diyeyim, doğruların yediği kadar. Diyeyim pamuk presensese,
doğrularınla yüzleş, tüm bu cüce işlerin yarın bir gün bitecek bir
heves.
Bu bitirdiğimiz gün bile, bile bile lades.