
Gün yorulmuş da sanki bana dokunamamış gibi. Hani tüm bir gece uyumayıp sabahın ilk ışıklarıyla gelen “bir daha uyumasam uyumam” hissi gibi. Yalnızca bir şey alacağım derken girdiğiniz süper marketten en alakasız şeyi, üstelik de çok ihtiyacınız olduğuna kendinizi bir güzel inandırdıktan sonra alıp çıkmak gibi.
Bazı günler, lisede dayatılan dünya klasikleri gibi. Aslında hayata dair derinlikleri mevcut ama sizin hayattaki deneyiminiz henüz buna hazır değil gibi. Ya da ne bileyim, 20 yaşından sonra bile uçarken kaçan balona üzülebileceğinizi fark edebilmek gibi.
Bugün karmayı çok sorguladım. Her şey bir neticenin sonucu olmak zorundaymışçasına sorguladım. İnsan kendini her şartta iyi biri olmaya zorlarken başına iyi şeyler gelsin istiyor. Sanki tüm hak edişler bundan geçiyor. Ve yine sanki tüm bu iyi konseptlerinin kaynağı bir olmazsa bu çıkarcılık değilmiş gibi geliyor.
Bir anlam buzulların üstünü örttüğü okyanusun altında yatan – bir çıkarım, her şeyi açıklamaya çalışan tarafım.