
Bırakalım bu iplerin ucunu, kaçsınlar nereye kadar kaçabiliyorlarsa.
Sınırları yeniden çizelim mesela. Oyunu kuralına göre oynamamanın da pozitif yanlarını görelim. Tüm yollar Roma’ya çıksın yine ama Roma’nın bir çıkışı olmadığını düşünmeyelim. Anlayalım herkesi, oldukları kadar – olmadıkları zarar demeyelim. A’dan B’ye ne kadar sürede varacağımız sorulmasın bize. A’dan B’ye illaki varılır. Gel biz yolda nehir kenarı bir mola yeri seçelim. Biraz o nehirle aksın zaman.
Zorlanmayalım. Zorlamayalım.
Bak bunlar hoşgörü kelimeleri değil. Bunlar anlayışlılık adına dizilmiş cümleler değil. Bir vazgeçiş hiç değil. Bırakalım o iplerin uçlarını, bırakalım da yorulmayalım artık. Kendimizi boş yere girilmiş savaşlarda bulmayalım.