
Havada kalmasın diye uğraşıyorum sarf edilen kelimeler. Konu bana gelmesin diye çok uğraşıyorum. Bazen, dışarda bir saat daha fazla kalabilmek için yolları şehirlerin dışından alıyorum. İyi mi olacak, kötü mü bilmiyorum. Yalnızca bir sona varacak, kestirebiliyorum.
İnsan bazen kendince bir şeyler hissedebiliyor. Kuruyor işte kafasında, kendisine ‘öyle’ gelen şeyleri büyüttükçe büyütüyor bazen. Keşke, diyorum, keşke sen de insanlar gibi olabilseydin gözümde. Ne bileyim işte, hata yapabileceğine inansaydım. Keşke her şeyi kendi kafamda, iki lafına bakarak kurmuş olsaydım.
O kadar çok çabaladım ki bugün yine aynı noktaya dönmeyeyim diye. Çok daha zor zamanlarım da oldu, toplayınca hayatımı yerden göğe. Aklıma getirmemeye çalıştığım şeyler -daha çok hissettirdiklerin ve daha çok inanmak istemediklerim-, nöbetlerini devralıyorlar günlük işlerin. İçinde tüm bunların yaşanmamış olduğunu olasılıklar, penceremin önünden geçiyorlar birbirleri ardına ve nispet yaparcasına.
Abarttığımı söyle. Geçeceğini söyle. Yine hayat hakkında kimsenin aklına yatmayacak tespitlerini sırala, sonra da gülerek ‘sen anlıyorsun değil mi ama’ de. Senin olsun istediğin her şey, herkes. Ben yerimi bilirim.
Evet değiştik. Evet, büyüdük. Bak şimdi ikimiz de yorgunuz. Abarttığımı söyle. Savaşmayalım kışın ortasında, bir kar – bir yağmurla ve gölgelerimizle.