
Ruhun demirden mi camdan mı, bilemedim hiç. Acelen vardı hep. Son treninin arkasından nasıl koşulur bir bana öğretmedin.
Bir bekleyişin sitemi, bir bitişin matemi değil benimkisi. Hepsinin yeri ve zamanı ayrı, öğrenmiştim yıllar önce. İnsan, güneşin yönünü gölgesinden tayin edebilmeli. İnsan, zihninin odalarına girdiğinde bile, efendiliğinden şapkasını çıkarabilmeli. Bir sessizliğe tepki, bir yok oluşun mektubu değil benimkisi. Bilmiyorum nasıl anlatılır; sanki yaptığım kumdan kaleleri arsız denizlerin dalgaları işgal etmiş ve sen de o denizde yüzüyormuşsun gibi. Şimdi ben denize kızsam, kim üzerine alınır?
Ve yine şimdi, her şey o kadar içi doldurulamaz ki. Ruhun camdan mı demirden? İnsan neden bilmek ister böyle şeyleri? Birbirimizi anlamadık. Olsun. Gel yarın sabah gölgemizin düştüğü yerden anlayalım nereden doğduğunu güneşin. Hem güneş sadece doğudan yükselmez, küçük hanım. Doğu yalnızca bizim uydurduğumuz coğrafik yön isimlerinden biri.