
Uyuşuyor tüm varlığım, tüm insanlıkla aynı yerde, aynı gecede. Bu yüzden siliniyor üç yaşından önceki anılarımız. Atlatamam sanmıştım atlı karıncaların atlarını birbirlerinin üzerinden. Bir bir kapandı dönme dolapların kapıları üstüme. Burada kim bilir, lunapark nerede, metafor nerede.
En zoru girebilmek söze sanırım. Açabilmek yakışıksız kalıpları, en çirkin yüzlerinden hem de. Hangimiz şekilci değiliz ki bakarken yıldızlardan yoksun bir gökyüzüne? Çocukluğum her bir çarpışan arabanım önüne atlıyor şimdi. İçme diyorum işte o sigarayı, kalbin dayanmayacak sonra. Tüm evin koridorlarında kaçamadığım bir antiseptik kokusu. Çocukluğumun kan grubunu tayin etmeye çalışırken tütsülenmiş ruhumun buhusu. Ben içtim, ben öldüm derim, diyor. Gökdelenler kaç katlı bilmiyorum, doğuştan mı biliyorlar mimarlar metalin dokusunu?
Nerede gecenin bir yarısı sokaktan geçen bozacılar? Bir keresinde 16 yıl bir evde yaşamıştım. İnsan hiç unutmuyor eski taş apartmanların ruhunu. Bir keresinde çok pişman olacağım bir kaldırıma tırmanmıştım. Hala sorgularım bazı şeyler, o geceyarısının karması mı?
Kimse gibi olmayacağım demiştim bu civardan, kimsesiz olmayacağım değil. Evren, çok şekilci olabiliyor üstün körü okurken son sayfa şairlerinin satır aralarını.