
Bak, kalp kırılır. Kalp bazen vücuduna oksijen kabul etmeyecek kadar kırılır. Yaşını başını almış insanlarız, biliyoruz ama. Bunlar hayatı yaşanmaya değer kılanlardır.
Benim sessizliklerim seni üzmesin. Kendine pay çıkarma, ruhumdaki tufanlardan. Her fırtınaya bir sebep aramaktan yoruldu, ucuz prodüksiyonlu filmler ve bir de gerçekten sevmekten mahrum aşıklardan. Demem o ki, kalp bazen kıyamet vakti gibi kırılır. Buna oksijenli su dökmene bile gerek yok. Bir ağrı saplanır, bir şehir yıkılır.
Her şeyin bir yeri ve zamanı olduğunu öğretiyor toplumlar, ulusal kanallarda. Ben yerimi sana, zamanımı gecenin kendini gökyüzüne asmasına göre ayarladım. Üzmesin seni benim bulunduğum boşluklar, yersizlikler veya tamamlanamayan hayat hedefleri. Her şey bu kadar kişisel mi? Su donar, yıldızlar ölür, zaman temsili bir kukladır, bir karadelikte sabah matinesinde oynatılır. Demem o ki, bazen kalp kendi olağanlığında, büyümek için kırılır. Ellerin gözlerine kapanır, bir kedi rüyasında sınanır.
Zamana bırakmak her şeyi bir seçim değil hani. İstersen bırakma, sanki zaman almayacak saatleri, saniyeleri. Demem o ki, yormasın günler, günsüzlükler seni. Kalp kırıla kırıla öğrenir, suyun üstünde oynanan sekseği.