
Yaşadığımız hayatların da gizli öznesi olabileceğini hiçbir dilin gramer kitaplarında öğretmemişlerdi.
Soruyla cevaplanan sorular yüzünden hastanelik oldu ruhum. Mesela, bir şehir kaç yangından kurtulabilir? Güneş içten içe kaç milyar yıl daha yanabilir? Sanki gecenin sonunda ayakta kalan tek barın sahibi Adem’le Havva. Çocukları yeri gelmiş yol kenarlarına düşmüş, yeri gelmiş sahillere vurmuş ve bir kısmı da ateşli hastalıklar fuarında. Kaç biyopsi raporu kanıtlayabilir bir ağacın kalbi olmadığını, kalp krizi teşhisiyle kaldırıldığı yoğun bakımda?
Dünya’nın merkezindeki girdaba olta atmış gibiyim bugün. Sürekli bir şeylere her an tutunabilirmişim hissi. İşte Adem burada önemli, Havva burada önemli. Çünkü daha önce hiçbir yaradılış hikayesi, tarih öncesi mitlerle bu kadar boşuna ve bu kadar savunmasız sevişmemişti.
Bir soruya soruyla karşılık vermiş gibi/kadar karışık aklım. Daha kaç yükleme sormalıyım ki gizli özneyi bulayım?