
Uyuduğunda yeryüzü de uyurdu sanki. Öyle sakindi ruhlar, öyle kaygısız öterdi gecenin bir yarısında baykuşlar.
Nasıl bir yarım yıldı da sen yeni bir çağ gibi girmiştin ömrüme. Gerçekten biz miydik, yıldızları toplayan gökyüzünden? Dokunduğun yerde akasyalar bitiyordu, çınarlar ve söğütler kurudukları yerlerden tomurcuk veriyordu. Tüm bir evren durup – dönüp sana bakıyordu sonra. Şarkılar yazıldığına, şiirler okunduğuna utanıyordu. Ben bana ait olmayan bir şeyi yaşıyordum ve gözlerin ufuk çizgisine değiyordu. Masaldan şehirlerde bayraklar yarıya iniyordu.
Nasıl bir çağdı, bir yarım yıla sığdırdığın? O kadar yanlış şeyin içinde, bu kadar doğru nasıl hissettirdin hala merak konusu ve hala hüzünlü içki masalarının, yaşanmışlığa dair tek avuntusu.
Tüm karmalara hayat dersi, tüm güzel günler için geride kalan minnet duygusu.
Ve yine en baştan masaldan şehirlerde bayraklar yarıya iniyordu -eşzamanlı- tüm bir evren dönüp sana bakıyordu.