
Sonlarla baş edemeyen insanların durağı sanırım hüzünlü şarkılar.
Acaba yüzüp yüzüp kuyruğuna gelince bırakmak bir hobi olsaydı, kaç kişi hayatını bundan profesyonel bir şekilde kazanırdı? Ya da bu bir hevesini almışlık mıdır? Yaşam deneyimlerimiz aldığımız heveslerin bize getirdikleriyse eğer, insanları aynı masaya oturtan ve bağdaştıran ve de yaklaştıran ortak bir sona dahil olmaları mıdır?
Yarım kalan işlerinin huzursuzluğunu yaşayan insanlardan biriyim. Cümlelerimin sonuna nokta koymayı seviyorum diye de eleştirilirim. Oysaki pek çok film serisinin, en iyisi ilki değil mi? Yarım bırakılsa pek çok kişiyi daha mutlu etmez mi? Aldığımız kararların pek çoğu şekil verip fırınlayamadığımız killer gibi. Kimsenin değiştirilemeyecek bir sona sahip olma ihtimalini göze alamaması gibi. Oysaki her şey biraz toprak, biraz su. Kırıp yeniden başlamak bu kadar büyük mesele olmamalı ya da geri alınamayacak seçimlerin korkusu.
Sonlarıyla baş edemeyen insanlar için mayalanmış tüm alkollü içkiler. Bir masaya oturmuşuz şimdi, üzgünüz ama annelerin başımızı okşama tesellisiyle dolu o şarkılar, şiirler.