
Bugün belli ki yazamadığım tarafından uyandım yatağın. Havalar bile ne yaptığını bilmiyor; bir kar bir güneş atıyor camdan içeri. Belki aklım karışık, belki de çocukluğumdan kalan bir anı, mutfaktan gelen anne şarkısı gibi.
Hayat bir kıyı, derdi kimsenin yerini dolduramadığı radyo frekansı. Pek çoğunu dalgalar döver; tsunamiler ise bazılarını. Hayat buzlukta unutulmuş biber ezmesi, derdi sokakta yanlışlıkla çarptığım yabancı. Kim neden bu denli soğuk anlamazsın, ve kayıplarımız neden bu kadar acı. Şimdi belki ağrı kesicilerle ufak bir toplantı zamanı ya da belki yine hayat, söz verip de göndermediğim bir karta gelen cevap kadar şaşırtıcı.
Bugün resmen yatağımın çok karakterli bir tarafından kalkamamışım. Oysaki her şey ne kadar aynıydı. Belki vücudumda artık üretilmeyen bazı enzimler gibiydi, hayat. ‘Süt ve süt ürünlerinden uzak duralım’ propogandası yapardım seçimlerden önce kaba taslak.
Şimdi bir anı zihnimde, 2018 haziran. Bıraktığın Kafka Okur, hala bıraktığın gibi, bıraktığın halde. Özleyecek gibi oluyordum tam ama sanırım yatağın neresinden kalktığım değildi mesele.