
Arkada ses olsun diye açık çoğu zaman televizyon ya da bir uğraşım olduğu bilisin diye asılıydı duvarlarda resimler.
Çok uzun zamandır, başlama işaretini bekliyor gibi bir hayat benimkisi. Tavşan ve kaplumbağa hikayesindeki tavşan olmak gibi belki. Hani koşmak koşmak derken koşmanın anlamsızlığına varıp öyle sağda solda oyalanmaya başlamak gibi biraz da sanki. Kimse zaten bitiş çizgisini geçip derecelerini alan bu karakterlere neler olduğunu anlatmıyor sonrasında hani. Kaplumbağa belki içkiye kumara düşüyor, değil mi? Yaşadığımız hayat, masallardaki gibi son bulmuyor yani.
Bu hikayede tavşanı etrafa dalıp yarışı unuttuğu için eleştirenler şimdi bir düşünsün bakalım. Hayır efendim, masal deyip geçemem. Tavşanın bir bildiği varmış deyip geçerim, geçebilirsem.