Bazı mevsimler diğerlerinden daha tekdüze, daha durağan. Şimdi kıyısına gelinmiş bir sonbahar var elimizde. Sahi neden yaşıyorduk kimsenin sahiplenmeye çalışmadığı aşkları?
Benim sanırım sana olan düşkünlüğüm, senin hiçbir zaman burada olamayışınla alakalı. Dinlediğim şarkılarda adın geçiyor çünkü iki nota arasında. Sana düşkünlüğüm, çocukluğuma düşkünlüğümün tadında, altında bir hinlik yatıyor hatırladıkça. Sahi neden tanımadık birbirimizi ve neden kaçamadık puslu limanlardan yeri geldiğinde ve kararınca?
Bazı mevsimler matem dolu, bazı mevsimler senin gözlerinin yerine çıkıyorlar karşıma. Bu kadar yersiz ve zamansız da çıkıyorlar insanlar birbirlerinin karşısına. Keşke her yaptığım davranışın, her söylediğim sözün altında bir neden olsaydı, diyorum bazen. Bana dokunmanın ya da beni öpmenin bir nedeni olsaydı da sığınmasaydım yalanlara.
Benim sana olan bu düşkünlüğüm bir asırın sonunu getir mi? Kışın yaza büyüttüğü özlem gibi, haritası çizilmemiş o sokakları kaldığımız yerden devam ettirir mi?
Bazı sancılarda bir durağanlık var. Bazı ses tonlarının uykuya dalarken çınlaması gibi yanıbaşında. Sana olan düşkünlüğüm diyorum ya, bir özür mektubu olsa, kendimi sana affettirir mi?