Şiir kitaplarımı araladım, belki adını bir yerine yazmışlardır diye. Tuhaf ve aynı zamanda komik, çünkü ben senin adını, seni tanımadan önce de çok severdim.
Ben seni, senin beni tanımak istediğin kadar çok tanımak istemedim. Oysa ki bağlanmaktan korkan senken kendine bu kadar bağlayan da sendin. Şimdi gecelerin bu kadar uzun olması hangimizin suçu mesela? Konuşmuyoruz ya, günler çok saçma, çok kuru, çok boş. Bir gururum var şimdi haklı olmaktan gelen. Kalsan hiçbir şey değişmeyecekse neden canımı daha çok yakıyor, özür dileyip gitmen?
Sana kızdığım evreye gelemedim daha ama sana çok kızgınım. Çok kırgınım, kimseye anlatamadığım biçimde. İşin kötü yanı, hadi diyelim sen beni nitelikli dolandırdın da peki ya ben nasıl düştüm bu oyununa? Zaten dünyanın bir ucunda dengede durmaya çalışıyordum. Zaten her sandalyenin ucunda oturuyordum ve sürekli bir ateşi bir barutu gözlüyordum. Çok sevdim akşamdan kalma mutluluklarımı. İşin en üzücü yanı, hiçbir zaman bilemeyeceksin neleri göze aldığımı!
Ben senin adını, seni tanımadan önce de çok severdim. Şimdi her kelime arası boşlukta bana göz kırpıyor sanki; fakat bugün kimseye söylemedim. Kimseye diyemedim hala senin gülüşünle gecelediğimi.