Neden olduğunu bilmeden – anlayamadan darılıyorum bazen sana. Bu kadar iyi tanıyıp seni, bir o kadar fazla katlanamıyorum, bakışlarını benden ayırdığın zamanlara.
Nereden çıkıyor o eski mevzular? O eski ilişkilerin bitmek bilmeyen kaprisleri, kırılamayan aile dostları ve uzun uzadıya verilen cevaplar? Nereden çıkıyor da aramıza üçüncü bir kişi gibi oturuyor? Bazen hislerini önündeki masaya yatırsan da dert; yatırmasan, sen daha ne olup bittiğini anlamazken kırmızı ışıkta geçiyor, aşk.
Bu da geçecek mi mesela, diğer mevzular gibi? İlginç, insan yaralandığı yerinden daha hassas olacağı yerde daha yıkıcı oluyor. İnsanların bavulları, diye düşünüyorum sonra, dibine doğru hep neden genişliyor? Neyi kabullenemiyoruz bu kadar? Başkaları tarafından bir zamanlar sevildiğimizi mi, sevilebilesi insanlar olmamızı mı, yine yoksa başkalarının hayatlarında da iz bırakmış olmamızı mı?
Unutuyoruz sanıyoruz ama sonra aynı yerden bir daha kırılıyoruz. Aşk, içinde bolca yaya geçidi barındırıyor, birbirimize yıllar sonra karşı kaldırımlardan el sallarken anlıyoruz.