Bilmiyorum hiç daha önce böylesini yaşamış mıydım? Aklımda denize yakın bir yerde yağan karlar var.
Kızgındım. Kimse yalnız kalmasın derken kendimi yalnızlaştırmıştım. Benim için iyi olanı değil, olması gerekene bağlanmıştım. İlk defa, olması gerekenin her zaman daha iyisi olmayacağını da böylelikle anlamıştım. Kendi mutsuzluğuma tahammülüm yok sanmıştım önce. Oysaki insan kendi mutsuzluğunu başkalarının mutluluğuna tercih edebiliyormuş. Mutluluk, daha doğrusu, bir hakkedilmişlik değilmiş, bir bencillik skalasıymış bana gelince.
Kırgındım. Başka biri yerine tercih edildiğimi düşünmüş, göz ardı edildiğime inanmıştım. İnsan kendi seçimlerini sorgulamıyor. Dönüp bakmıyor tarihine. Oysa zaman içine karıştığımız bir döngü. Ne duruyor yerinde, ne de karışıyor seçimlerimize.
Bugün yorgun denizlerin yanında, kar yağıyor sakince. Bu yağışların sesi, o yeniden başlama isteği, alınan dersler ve kendini harcama yeteneği. Sustum. Yorgunluktan suskundum. Bir yerlerde geri döneceğimi umut edenlere ders olur muydum?